Sarılık genellikle başka sağlık sorunu olmayan yenidoğan bebeklerde tıbbi ilgi ve dikkat gerektiren en sık bulgulardan biridir. “Sarılık” terimi bilirubin denilen maddenin birikimi sonucu deri ve gözün beyaz bölümünün sarı renkte görülmesini ifade eder. Yenidoğanların hemen hepsinde doğumun ilk haftası bilirubin birikmekte, en az üçte ikisinin yaşamın ilk haftasında sarardığı bilinmektedir. Normal bir durum olarak kabul gören; genellikle selim, geçici bir durum olmasına rağmen, yenidoğanların küçük bir bölümünde geri dönüşümsüz ciddi beyin hasarı oluşturabilen düzeylere erişebilir.
Sarılığın gözle değerlendirilmesi bebek çıplak iken, aydınlık ortamda tercihen doğal ışıkta yapılmalı, cilde parmakla basılıp soldurduktan sonra cildin rengine bakılmalıdır. Sarılık önce yüzde görülür, daha sonra gövde ve uzuvlara yayılır. Sarılığın yayılımından bilirubin düzeyinin tahmini güvenilir değildir. Sarı görünen bebeğin kan değerlerine bakılmalıdır.
Sarılıktan korunmanın başlıca birincil önleme girişimi yeterli ve başarılı bir emzirmenin sağlanmasıdır. Mümkün olduğu kadar erken, tercihen doğumdan sonraki ilk saat içinde emzirme başlatılmalıdır. Herhangi bir nedenle bebek annesini direkt memeden ememiyorsa, yeterli süt üretimini uyarmak için anneler sütlerini sağmalıdır. Sağılan süt en kısa sürede bebeğe verilmelidir. Emzirme sıklığının artması sarılık gelişme olasılığını azaltır. Bu nedenle yaşamın ilk günlerinde annelere günde en az 8-12 kez emzirmeleri önerilir. Yenidoğan bebeklere hiçbir koşulda su veya şekerli su desteğine gerek yoktur. Anne sütü ile beslenen bebeğin başka bir sıvıya ya da besine ihtiyacı yoktur.
Yeterli ve başarılı bir emzirme ile sarılık olan bebeklerin büyük bir çoğunluğu kısa süre içerisinde normale dönse de, fototerapi (ışık tedavisi) ve nadiren de olsa kan değişimi ihtiyacı oluşabilmektedir. Bu nedenle sarılığın yakın takip altında tutulması, lüzum halinde tetkik ve tedavi edilmesi gerekmektedir.